-->

filmin asıl şok edici tarafı kendi açımdan sonu

güzel bir hatta çok güzel bile diyebilirim o kadar eksiğine rağmen.

öncelikle şöyle bir kendimizi - ya da kendimi - koyarak düşünelim. okul hayatı süper öyle ki harvard hukuk'a büyük ihtimal girebiliriz. birikmiş 24 bin 500 dolarımız var. bir üniversiteyi bitirmişiz ve ailemiz arabamızı yenilememizi öneriyor. ve esas çocuğumuz tüm buları bırakıp bir kuzey sevdasına düşüyor. özgürlük arayışından çok gerçekliği bulma adına yapıyor bunu. ( filmde arada özgürlük teması da yansıtılsa da en başından bahsediyorum. kesa film ortasında saçları taranmış takım elbiseli çocuğu kendisi gibi görüyor ve kendisi kendisine o an ki kendisini işaret ediyor. ) yani esas çocuğumuzun bu kadar zoru neydi? aile içi kavgalar? piç olduğunu öğrenme? bunalr etkili ama asıl chris'in üzerinde bırakmış olduğu etki en önemlisi, o kuzey sevdasına düşmesinde. bu yeterince verilememiş. çok yavan ve eksik. abiraz zorlarsak canı sıkılıp kendini doğaya atan bir profil çıkarmaya bile müsait bu yavanlık. yoksa sahip olduğu şeyleri böylesine bırakıp gidebilmesi ve bunun bir macera arayışı olmayışı bu eksikliği yaratıyor.

filmin asıl şok edici tarafı kendi açımdan sonu. kitabı okumamıştım, based on true story dediği anda ben de bir hassiktir dumuru oluştu. üzüldüm bir yandan da. 

Kuş Avcıları OyunuSokak Savaşcısı Oyunu
diğer aklımda kalan sahnesi trace hanım kızımızı o haldeyken yaşını sorması. ya chriss gerçek hayatta trace'in defterini dürdü filmde aklıselim efendi bir portre çizmek için ( yada kızın kendi sebepleri de olabilir) ( tabi burda filmdeki herşeyin gerçek olduğunu baz alıyorum.) yada filmde yansıtılmayacak kadar bir akıl sağlığı yitimi sözkonusuydu chriss'te. ki akıl sağlığı kısmı daha akla yatkın 2. paragrafta filmde yansıtılmayan kısımları doldurması açısından. yoksa insan işi değil değil burdan haykırırım da ipne misin olm diye chriss' e hehe. trace hanımkızımız da başka filmlerden hatırlıyorum ama filmleri hatırlamıyorum o ağız büküşü falan hatırlıyorum. ne kadar tatlı hoş sevecen masum bir varlık ( evet bunu sarar sarmalar, annemi amerikalara yolalr istetirim eheh ) olsa da rollarde bir tekdüzelik mi var acaba diye soru işareti bırakmadı değil. 

ve ve sevgili ron amcamızla konuşurken insanın kimseye ihtiyacı yoktur dustürünü belirten chriss, ölmeden önceki günlerde mutluluğun sadece paylaşıldığında gerçek olacağını çiziktiriyor defterine. ki bu bölümde bilgelik olarak geçen bölümde yer alıyor. her şey açık yani. bilgelendi en büyük bilgemiz ölümün kıyısında.

onun dışında sürekli yer alan sözler, ekrana çizktirilen cümleler güzel olmuş. kitap okuyormuş havasına bile girdim, fonda da filmle bütünleşen müzikler, ekranda doğa görüntüleri, arada kendi hayatımıza bakışlar kendi adıma 2 buçuk saati gayet verimli geçittirdi.

0 hanım yorum yapmış: